ERZURUM'UN TURZİMDEKİ KİMLİĞİ
Önemli bir döviz kaynağı ve istihdam yaratıcı faktör olarak görülen turizm, aynı zamanda gelişmekte olan ülkeler için iki taraflı keskin bir kılıç olarak ta değerlendirilir.Döviz girdisine karşılık,turizmin geleneksel sosyal sistemleri ve doğal güzelliklerini değişime uğratan ve bağımlılık yaratan etkileri uzunca bir süredir tartışılmaktadır.Dolayısıyla turizm denetim altında tutulması gereken bir kalkınma aracı olarak da göz önünde tutulmakatdır. Dengeli ve sürekli turizm,ekoturizm ve yumuşak turizm gibi tanımlar çağımızda turizm anlayışının değişmekte olduğunu göstermektedir.
Boş zaman ve gelirin artışı ,demoğrafik gelişim çalışma şartlarının iyileşmesi, teknolojinin meydana getirdiği yenilikler , eğitim ve kültür düzeyinin yükselmesi ,gelirin adaletli bir şekilde dağılımı ,basın-yayın ve kitle haberleşme araçlarının çoğalması ,refah düzeyinin artması ve sosyal haklar elde edilmesi ,kitlelerin ve geniş halk tabakalarının seyahatlere katılmalarını teşvik etmiştir.
Siyasi,sosyal ve kültürel bir dizi olaydan etkilenen turizm ,fiziki ve psikolojik açıdan bir ihtiyaç haline geldiği için , konjoktürel dalgalanmalar karşısında az bir hassasiyete sahip olmakla birlikte, bu durumlarda turizme katılanların sayısında önemli düşüşler görülmektedir.Bunun en çarpıcı örneği 1991 yılında patlak veren Körfez krizidir.
Yüzyıllar boyu seyahat ve seyahat harcamalarının yarattığı ekonomik etkinin tüketimle olan bağlantısını iktisatçıların önemsememesi yüzünden, turizm ve seyahat ile ilgili tüm konular güzel sanatlarla edebiyat dalları içinde gösterilmiştir.Yirminci yüzyılla iktisatçılar turizmin önemini anlamışlar ve turizmle ilgili tanımlar vermeye başlamışlardır.Ödemeler dengesine ve çarpan katsayısıyla ekonomik gelişmeye katkıda bulunduğundan, istihdam yaratıp işsizliği azalttığından, bölgeler arası kalkınmaya önemli ölçüde yardımcı olduğundan, hem gelişmiş ülkeler hem de gelişmekte olan ülkeler turizme büyük önem vermişlerdir.
Milletlerarası turizmi başaran ülkelerin sayısı 15'i geçmemektedir. Dünyanın geri kalan yaklaşık 150 kadar ülkesi çok küçük bir turizm trafiğine sahiptir ve uluslar arası turizm gelirinden çok az pay almaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde turizm endüstrisinin bir takım temel sorunu bulunmaktadır.Bunlar arasında ;
-Stok yapabilme yetersizliği,
-Büyük yatırımların eksikliği,
-Zaman ve yere bağlı talebin elastikiyeti karşısında üretimin az elastiki olması,
-Miktar ve fiyat ile tüketicilerin zevk değişikliği yoluna gidilmesi sonucu ikame edilebilir faktörlerin ortaya çıkması.
Turizmin gelişimini olumsuz yönde etkileyen yukarıda belirtilen problemleri çözebilen gelişmekte olan ülkeler, uluslararası literatüründe popüler olmuşlardır.Gitgide gelişen hizmetler sektörünün başında yer alan ve bazı kimseler tarafından "Seyahat Endüstrisi", hatta "Boş Zaman Endüstrisi" diye adlandırılan bu faaliyetlerden yararlanmaya çalışan gelişmekte olan ülkeler arasında Türkiye!de vardır.
Gerek tarih , kültür ve sanat ; gerekse foklör,elsanatları,gastronomi gibi etnoğrafik değerler açısından zengin milli bir servete sahip olan Türkiye son yıllarda turizm sektöründe adından söz ettirmeğe başlamıştır.Türk turizminde 1990 öncesindeki 15 yıllık dönemde yabancı turist sayısı ,turizm geliri ,belgeli yatak sayısı ve Pazar payı açısından önemli gelişmeler kaydedilmiştir.Bu dönemde Türkiye'nin uluslar arası turizm geliri içindeki payı %0.3'den %1.4!e,yabancı turist sayısı 1.4 milyondan 6.4 milyona,belgeli yatak kapasitesi 50.000'den işletmede 200.000'e ve yatırımda da yaklaşık 300.00'e yükseldiği görülmektedir.
Bu çalışmada, turizmin bölgesel kalkınmaya olan katkısı,turizmde bölgesel planlanmanın yapılış usülleri ve Erzurum ilindeki tarihi ve turistik değerlerle turizmin mevcut potansiyeli ve durumunu bir bütün halinde incelenmiştir.